
Pazarlama sektöründe çalışıyor, sabahtan akşama kadar ekran karşısında projeler kovalıyor, haftalık raporlar, toplantılar ve mail trafiği arasında kendini kaybediyordu. Bir gün, Mecidiyeköy’deki ofisin camından dışarı bakarken karar verdi: “Ben bu hayatı bırakıyorum.”
Bir tanıdığının önerisiyle, Beykoz escort, Çubuklu ile Anadolu Kavağı arasında bir köyde, ormanın kıyısında küçük bir taş ev kiraladı. Bahçesinde incir ve erik ağaçları vardı, arka tarafında seks. Zeynep, buraya yerleştiği ilk gün “İşte burası,” dedi içinden, “Ben buraya aitim.”
İlk zamanlar yalnızlık onu kork Gürültülü otobüs sesleri yerine rüzgârın uğultusu, korna yerine ise uzaklardan gelen martı sesleri vardı artık. Bu sessizlik önce kulaklarını doldurdu, sonra ruhunu.
Beykoz sahilinde sabah yürüyüşleri yapmaya başladı. Çay bahçesinde tanıştığı yaşlı bir balıkçı, ona Boğaz’daki eski hikâyeleri anlattı. Kısa sürede mahalleyle kaynaştı. Komşuları onun şehirliliğini önce yadırgasa da, zamanla ona ısındılar.
Zeynep, artık uzaktan freelance çalışıyordu. Zorunlu değil, keyif aldığı işleri kabul ediyor, gerisini doğanın ritmine bırakıyordu. Düşünceleri cimcif durulmuş, iç sesi yükselmişti. Bazen Beykoz escort Korusu’na çıkıyor, İstanbul Boğazı’nı tepeden izleyip yazı yazıyordu. Şehre yakın ama bir o kadar uzak bu yerde, kendini yeniden keşfetmişti.