
Pendik escort akşam serinliği sokaklara çökerken, denizden gelen hafif rüzgâr caddelerdeki kalabalığın sesini taşıyordu. İnsanlar aceleyle evlerine koşarken, şehrin arka sokaklarında bambaşka hikâyeler yaşanıyordu. Bu hikâyelerden biri de Elif’indi. Yirmi dört yaşında, genç ama omuzları ağır yüklerle çökmüş bir kadındı. Hayat kadını olarak yaşamak zorunda kalışı, seçimlerinden çok hayatın ona sunduğu sınırlı yollar yüzündendi.
Elif, Pendik escort çarpık sokaklarında yıllardır yalnız başına ayakta durmaya çalışıyordu. Yetimhanelerde geçmiş bir çocukluk, güvensiz bir gençlik ve ardı ardına gelen hayal kırıklıkları onu bu noktaya sürüklemişti. Kendi ayakları üzerinde duracak bir iş bulmak için defalarca ateşli denemiş ama hep ya reddedilmiş ya da yargılanmıştı. Toplumun ona “önceden kim olduğunu” sormadan “şu an ne yaptığını” yüzüne vurarak kapıları kapatması, ona sadece bir duvar daha örmüştü.
O günün akşamında Elif, sahile doğru yürürken kendini olduğundan da ağır hissediyordu. Gün içinde yaşadığı bir tartışma hâlâ aklındaydı. Kendisine kötü davranan biriyle karşılaşmış, bunu sineye çekmiş, sadece yoluna devam etmişti. Ama ruhunda açılan yara yine derinleşmişti. Adımlarını hızlandırdı, sanki denizin sesi onu biraz olsun rahatlatacaktı.
Sahile vardığında hava götten veren çoktan kararmıştı. Balıkçı teknelerinin ışıkları suya vuruyor, martılar sessizce kıyıda oyalanıyordu. Elif, deniz kenarındaki betonun üzerine oturup ayakkabı bağcıklarını çözdü. Ayak parmaklarını suya değdirmeyi düşündü ama üşüdü. “Ben neden hep donuyorum?” diye mırıldandı kendi kendine. “İnsan bir yerden sonra ısınamaz mı?”








