Çekmeköy escort puslu sabahında, dar sokaklarda yürüyordu Zeliha. Üzerindeki yıpranmış mont, içini ısıtmaya yetmiyordu ama başka montu da yoktu zaten. Yağmurdan sonra çamura bulanmış kaldırımlarda seks yürürken yere değil, hafızasındaki kırık hatıralara basıyordu sanki. Gözleri yorgundu, omuzları düşüktü. Yine bir geceden çıkmış, evine dönüyordu. “Ev” dediği yer, boyaları dökülmüş, nem kokan tek odalı bir bodrumdu. Ama en azından kimse ona karışmıyordu.
Zeliha 21 yaşındaydı. Sivas’ta, beş çocuklu fakir bir ailenin en büyüğü olarak doğmuştu. Okula gitmek milf istedi ama babası “kız kısmı okuyacak da ne olacak” deyip izin vermedi. Annesi sessizdi, abileri sert. O da bir gün, sabaha karşı küçük bir valizle evden çıktı, doğru İstanbul’a… Kimsesi yoktu ama “çalışırım, ayakta kalırım” diye düşünmüştü.
İlk günlerde temizlik işleri buldu, sonra bir tekstil atölyesinde sigortasız çalıştı. Kazandığı para ancak karnını doyurmaya yetiyordu. Sonra işten çıkarıldı, evden atıldı. Birkaç gece bankta uyudu. Aç kaldı. Üşüdü. Kırıldı.
Bir gün, parkta yanına gelen biri ona “gece çalışmayı” teklif etti. O an sadece bir çorba bacak omuza içecek kadar parası kalmıştı. İçindeki utanç, karnındaki açlıktan daha sessizdi. Kabul etti. Geceleri bedenini, sabahları gözyaşını çekmeköy escort satmaya başladı. İnsanlar gözünün içine değil, vücuduna bakıyordu. Her sabah yıkanıyor, ama kirin geçmediğini hissediyordu. Her akşam başını yastığa koyduğunda dua ediyor, sabah olmayacakmış gibi gözlerini kapatıyordu.
Bir yanıt yazın