
Şile escort sabahları hep serin olurdu. Denizin kokusu, çam ağaçlarının arasından esen rüzgârla birleşir, insanın içine işleyen bir yalnızlık duygusu bırakırdı. Elif, o sabah yine sahile doğru yürürken üzerindeki ince montun düğmelerini ilikledi. Güneş doğuyordu ama içindeki karanlığı dağıtacak kadar güçlü değildi.
Yirmi üç yaşındaki Elif, hayatın ona sunduğu zorlukların arasında sıkışmış genç bir kadındı. Yıllar önce İstanbul’a göç ettiklerinde ailesi umduğunu evli bulamamış, maddi sıkıntılar ve aile içi çatışmalar giderek artmıştı. Elif, liseyi bitirdikten sonra çalışmak zorunda kalmış, fakat her girdiği işte ya sömürülmüş ya da dışlanmıştı. Bir süre sonra, çaresizliğin, kimseye söyleyemediği bir utancın ve hayatta kalma mücadelesinin onu ittiği yolda bulmuştu kendini: hayat kadınlığı yapmaya başlamıştı.
Bu kararı verirken içi yanmış, her gece kendiyle kavga etmişti. Şile escort taşınması da bir kaçışın sonucuydu. İstanbul’un kalabalığı, tehlikesi ve ağır yükü nefes aldırmıyordu. Şile escort daha sessizdi, daha sakindi… ama yalnızlık burada daha derindi.
O sabah sahilde yürürken kumlara oturdu ve ayakkabılarını çıkardı. Soğuk kum ayaklarına değince bir anlığına çocukluğuna gitti. Babasının onu denizde yüzmeye götürdüğü o tek güzel yazı hatırladı. O zamanlar hayat çok daha kolaymış gibi gelmişti. Şimdi ise her adımını düşünerek atan, kendisini hayatta tutabilmek için sürekli mücadele eden bir genç kadındı.
Gün içinde yaptığı işten kazandığı paranın çoğunu kiraya, faturalara ve birikmiş vip escort borçlara yatırıyordu. Ama en çok da, artık ulaşamadığı hayallerini düşünmek yoruyordu onu. Bir zamanlar kuaför olmak istiyor, kendi küçük salonunu açmayı hayal ediyordu. İnsanların yüzünü gülümsetmek, kendi ayakları üzerinde durmak… Hepsi hâlâ aklının bir köşesindeydi ama kendine güveni azalmıştı.
Bir yanıt yazın