
Elif, 28 yaşında, İstanbul’un göbeğinde geçen yoğun bir hayattan sıyrılıp Beykoz escort yerleşeli sadece üç ay olmuştu. Yıllardır reklam ajanslarında çalışıyordu; ekranın başında sabahladığı, kalabalık sunumlara yetişmek için trafikte harcadığı saatler artık ruhunu yoruyordu. Gittikçe kendini tanıyamaz olmuştu. Sanki hayat, onun yerine başkaları tarafından yaşanıyordu.
Bu yüzden soluğu Beykoz‘da aldı. Riva yolu üzerindeki küçük, eski ama sağlam bir evi kiraladı. Bahçesinde bir ceviz ağacı vardı. Kuş sesleri, sabahları çalar saat yerine geçiyor; şehirden gelen sesler yerini rüzgârın hışırtısına bırakıyordu.
İlk haftalar yalnızlıkla boğuştu. Eski hayatının gürültüsünden gelen yankılar, zihninde çınlıyordu. Ama sonra, sabah kahvesini eline alıp bahçeye çıktığında, ceviz ağacının gölgesinde bir serinlik, bir huzur buldu.
Zamanla mahallenin yaşlılarıyla tanıştı. Karşısındaki evde oturan Hatice Teyze, ona reçel yapmayı öğretti. Elif, ilk defa o zaman elleriyle bir şey üretmenin verdiği tatmini hissetti. Beykoz sahilinde yürüyüşe çıkıyor, Göksu Deresi’nde balık tutanlarla sohbet ediyor, Yalıköy’deki küçük çay bahçesinde saatlerce kitap okuyordu. Artık zamanı kendisi yönetiyordu.
Ajansla ilişkisini serbest çalışmaya çevirdi. Evinde küçük bir ofis kurdu. Yazdığı metinler daha dingin, daha özgün olmaya başlamıştı. Beykoz escort yavaş akan zamanında, fikirler kendi ritminde büyüyordu. Elif, artık sadece iş değil, hayatın kendisi üzerine de yazıyordu.